yükseltmek — i 1) Yükseğe çıkarmak, yukarı kaldırmak 2) Güçlendirmek, şiddetlendirmek 3) Yüksek bir düzeye getirmek, geliştirmek Bunlar memleketin edebiyat tarihinde beni yavaş yavaş yükselten birer basamak. H. E. Adıvar 4) Aşama ve mevki bakımından daha… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıtayı yükseltmek — hedefi yüksek belirlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tansiyonu yükseltmek — sinirleri bozan bir durumun ortaya çıkmasına neden olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sesini yükseltmek — yüksek, öfkeli bir sesle söylemek Çardaktan kocasının sesini yükselterek söylediğini duyan kadın, kahve takımlarını alıp çıktı. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
yoklatmak — yükseltmek, dağa çıkartmak II, 355 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yüksetmek — yükseltmek II, 354 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ZEFR — Yükseltmek. * Yük getirmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İSMA — Yükseltmek. * İsim koymak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ŞÜGUR — Yükseltmek. * Hâli etmek, boşaltmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
İŞADE — Çağırmak. Sesini yükseltmek. * Dünyevi matluba yetişmek. * Binayı yükseltmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük